Mücevherler, bu yıl sahneyi altına bırakıyor

Mücevher Tasarım Yarışması’nda ‘Aşk-Lale’ adlı tasarımıyla birincilik ödülünü kazanan mücevher tasarımcısı, Küçükçekmece Kuyumculuk Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kuyumculuk Teknolojisi Öğretmeni Damla Demirci, Gold News dergisi ve WWW. İKOHABER.COM sitesinin sorularını yanıtladı.
Tasarımcı olma hikayeniz nasıl başladı? Bu mesleği nerede ve nasıl öğrendiniz?
Aslında hikâye, beş yaşındaki Damla’nın gazete ve dergilerde gördüğü mücevher fotoğraflarını kesip onları bir kutuda biriktirmesi ile başladı. Küçükken ona sorulan, büyüyünce ne olacaksın sorularının karşılığında verdiği cevaptı. Arkadaşlarının anı defterlerine yazdığı meslek, Göztepe İstasyon Caddesi’nden geçerken okul yolunda saatlerce baktığı kuyumcu vitrinleriydi bu hikâyeyi gerçeğe çeviren.
Mücevher tasarımcılığı hayalinizdeki meslek miydi?
Kesinlikle hayalimdeki meslekti. Bütün eğitim hayatımı da bu hayale göre şekillendirdim. Kadırga Anadolu Meslek Lisesi, Kuyumculuk Teknolojisi ve Marmara Üniversitesi Takı Tasarımı bölümlerinden birincilikle ile mezun oldum. Mücevher Tasarımcısı olmasaydım eğer, tiyatro oyuncusu olmayı çok isterdim. Tiyatro da çocukluğumdan beri devam ettirdiğim bir hobimdir.
İlk imza attığınız takı tasarım neydi?
İstanbul Jewelry Show için okulumuzun standında sergilenen “Maskeli Balo” adını verdiğim bir tasarımım vardı. Bunu hayal edip çizmek, ardından üretimini yapmak ve fuarda sergilenmiş olması çok kıymetliydi. Ardından mesleğim için stajyer olarak çalıştığım Molu Mücevher firmasında tasarladığım bir kolyemin üretilmesi beni cesaretlendirdi.
Bir tasarımcı olarak hayal etmeyi ve çizmeyi en çok sevdiğiniz takı çeşidi hangisi?
Her tasarımın hikayesinin farklı olduğunu düşünüyorum. Bu biraz da konuya göre şekil alıyor aslında. Fakat, bir koleksiyon hazırlıyorsam eğer bu her zaman bir kolye ile başlar.
Takı ve mücevher tasarımında nasıl bir tarzınız var?
Modanın ve trendlerin ön plana çıktığı, geleneksel mücevherin, modern mücevherlerle iç içe geçtiği, mücevherin doğuşundan günümüze gelene kadar geçtiği süreçleri de içeren özgün bir tarzım olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar imza attığınız koleksiyonlardan en çok ilgi çekeni hangisiydi?
Kısmet By Milka firması ile birlikte yürüttüğümüz “Beyond” adlı koleksiyonumuz Las Vegas’ta düzenlenen “The Couture Show”da sergilendi bu benim için global olarak gözükmenin ilk adımıydı ve uzay çağına atıfta bulunan bir hikayesi vardı. Koleksiyon tasarım ekibi olarak güzel işlere imza attığımız Glamira firmasında ise inovatif takılar yapmak yani geleceğin takılarını tasarlıyor olmak, TechJewelry gibi bana yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Siz tasarımcı olmanın yanı sıra aynı zamanda Küçükçekmece Kuyumculuk Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğretmensiniz. Tasarımcılıktan öğretmenliğe geçiş nasıl oldu?
Hiç unutmam, Marmara Üniversitesi’nden mezun olurken kendime bir yol haritası çizmiştim. Önce mesleğimde 10 yıl çalışacağım sonra öğretmen olup deneyimlerimi öğrencilerime aktaracağım diye. Okula başlamamla birlikte öğrencilerimle geliştirdiğimiz TEKDER’in düzenlemiş olduğu “Bir Fikir Bir Proje” yarışmasında “Hayat halkası (Acil Destek Takısı)” tasarımımızın birinci olması gurur vericiydi.
Bir zamanlar öğrenci olduğunuz sınıflara öğretmen olarak girmeniz nasıl bir duygu?
Kuyumculuk Teknolojisi alanındaki hemen hemen her derse giriyorum. Benim için öğretmen olarak mesleğimi devam ettiriyor olmak oldukça manevi bir duygu. Bütün ailem öğretmen ve en önemlisi annem ve babamdan bayrağı devralmış gibi hissediyorum. Çok kıymetli öğretmenlerimindi bugüne kadar bana ışık tutuklarını düşünüyorum.
Bir model veya mücevheri önemli kılan ve öne çıkaran özellikler nedir sizce?
Bence zamansız olmasıdır. Moda her zaman kendini tekrar eder ve yeniler. İlk çağda yapılan takılardan esinlenilerek oluşturulan yeni tasarımlar günümüzde de kullanılıyorsa bu zamansızdır.
Dünyadaki değişim ve dönüşümler, takıya ve tasarıma nasıl yansıyor? Neler trend takıda?
İnsanlar artık sürdürülebilir takılar takmak istiyor. Hem doğadan ilham alan hemde doğaya geri dönüşümü sağlayacak malzemelerden üretilmiş takıların peşinde. Bu yıl trendlere baktığımızda ise daha çok altının ön planda olduğu takıları görmekteyiz. Mücevherler, bu yıl sahneyi altına bırakıyor, üstelik geçmişten ilham alan işçilikleriyle.
Şu anda üzerinde çalıştığınız bir koleksiyon var mı?
Her zaman fikir aşamasında olduğum koleksiyonlarım var. Önce her detayını zihnimde çiziyorum, sonra kâğıda dökülüyor tasarımlar birdenbire. Yaratım süreci her zaman devam ediyor.
Mücevher Tasarım Yarışması’nda birincilik ödülü aldığınız tasarımınız ve hikayesi hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
2025 yılının teması Anadolu Efsaneleri’ydi ve benim için bu tema aşktan ilham alıyordu. Bu kuvvetli duyguyu tasarımımda işlemek istedim. Ferhat ile Şirin’in ölümsüz aşkını anlatmak için hikâye ile bağlantılı olarak Anadolu’ya özgü lale motiflerinden esinlenerek modern ve gelenekselin buluştuğu bir broş tasarladım. ‘Aşk-ı Lale’ tasarımım kavuşamayan aşıkların sessiz tanıdığı olsun istedim.
Bu ödül, sizde mesleki olarak neleri değiştirdi, katkıları neler oldu?
2013 yılında “Doğada Aşk” ve 2017 yılında “Yeni Ütopya” adlı mücevher tasarım yarışmalarında iki kez mansiyon ödülü aldım. Bu sene birinci olmak hayatın bana sunduğu bir ödül gibiydi, çok sevdiğim bir söz vardır. Ormanda yol ikiye ayrılıyordu. Ben, daha az gidilmişini seçtim ve bütün farkı bu yarattı.
Gelecek ile ilgili hedefleriniz neler?
Türkiye’de fırsat verildiği takdirde çok yaratıcı mücevher tasarımcılarının olduğunu düşünüyorum. Asıl, ‘İtalya’ kendi içimizde sadece bakış açımızı değiştirmeye ihtiyacımız var. Şimdi ve yakın gelecekte öğrencilerimin de benim gibi hayallerinin peşlerinden gitmelerine eşlik etmek istiyorum. Onların içlerindeki cevherleri ortaya çıkarmak için ben buradayım.