MASAK benzeri bir toplantıyı Defterdarlık ile yapacağız

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Kuyumculuk Komitesi Başkanı Ercan Özboyacı, meslektaşları için hazırladıkları “Kuyumculukta Vergilendirme, Faturalandırma ve MASAK Yükümlülükleri” kitapçığı ve sektörün güncel gelişmeleri konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Kuyumculuk sektörü son yıllarda yoğun bir denetim sürecinden geçiyor. Vergilendirme, faturalandırma ve MASAK yükümlülükleri konusunda sektör mensuplarının kafasında birçok soru işareti var. İstanbul Ticaret Odası Kuyumculuk Komitesi, bu konulara açıklık getirmek ve esnafı bilinçlendirmek amacıyla kapsamlı bir çalışma hazırladı: “Kuyumculukta Vergilendirme, Faturalandırma ve MASAK Yükümlülükleri” başlıklı kitapçık. Bu rehber, yüksek cezaların gündemde olduğu dönemde sektör için bir başucu kaynağı olmayı hedefliyor.

İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Ercan Özboyacı, hem bu çalışmayı hem de sektörün güncel sorunlarını dile getirdi.

Son dönemde sektörün en önemli gündem maddelerinden biri vergilendirme oldu. İstanbul Ticaret Odası Kuyumculuk Komitesi olarak bu konuda önemli çalışmalar yaptınız. Detayları bizimle paylaşır mısınız?
Hoş bulduk. Evet, yaklaşık bir buçuk yıldır sektörümüz çok ciddi denetimlerle karşı karşıya. Sürekli değişen yönetmelikler, yeni kotalar ve düzenlemeler gündeme geliyor. Dolayısıyla çok dinamik bir süreçten geçiyoruz. Yaklaşık iki hafta önce İstanbul Defterdarlığımızı ziyaret ettik. Özellikle perakendeci kuyumcularla ilgili hasılat tespiti denetimleri gündemdeydi. Son birkaç ayda bu konuda yoğun bir süreç yaşandı. Biz de hem vergi denetmenlerinin hem de meslektaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları istişare ettik.

Bu denetimlerde nasıl sorunlar yaşanıyor?
Küçük dükkânlarda denetim sırasında iki görevli oturduğunda, başka müşteri giremiyor. Ayrıca kuyumculuk sektörü düzenli günlük iş akışına sahip değildir. Bazen bir gün hiç iş yapılmaz, bir başka gün birkaç günün işini bir arada yaparız. Dolayısıyla tek bir gün üzerinden yapılan ölçümler sektörü doğru şekilde yansıtmıyor.

Defterdarlık bu konudaki görüşlerinize nasıl yaklaştı?
Son derece samimi ve yapıcı bir şekilde. Bugüne kadar kayıtlı 10.000 kuyumcudan sadece 390’ının denetlendiğini öğrendik. Yazılan cezalar da küçük miktarlardaydı. Amaçlarının ceza kesmek değil, fatura kesme bilincini artırmak olduğunu ifade ettiler. Karşılıklı olarak bu konudaki bilinci artırmak adına iş birliği kararı aldık. Yakın zamanda İTO’da MASAK ile yaptığımız toplantıyı hatırlarsınız. Rekor bir katılımla tüm salonlar dolmuştu. Meslektaşlarımız MASAK yetkilileriyle birebir görüşerek sorularını iletebildiler. Şimdi benzer bir toplantıyı Defterdarlık ile yapmayı planlıyoruz. Böylece sektör mensuplarımız POS cihazları, fatura düzeni ve diğer konulardaki sorunlarını doğrudan aktarabilecekler.

Sektörün vergilendirme konusunda en büyük beklentisi nedir?
Ben her fırsatta söylüyorum; sektörümüz daha fazla vergi ödemeye hazır. Ancak önümüzdeki en büyük engel altın esaslı muhasebe sisteminin hâlâ devreye girmemiş olmasıdır. Şu an altın fiyatlarındaki artış nedeniyle işletmeler gelir elde etmediği halde kâğıt üzerinde kâr yazıyor ve bunun vergisini ödüyor. Bu adil değil. Altın esaslı muhasebe sistemi yürürlüğe girdiğinde sektör tamamen kayıt altına alınacak ve mevcut vergilerin kat kat fazlası ödenebilecek.

Bu süreçte sektör ile devlet arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuyumculuk sektörü tarih boyunca devletinin yanında olmuştur. Altın birikimi halkın en büyük güvencesi olmuştur. Kriz dönemlerinde yastık altındaki altın her zaman çıkış yolu olmuştur. Sektör olarak bundan sonra da aynı bilinçle hareket etmeye ve her zaman iş birliği yapmaya devam edeceğiz.

Komite olarak hazırladığınız “Kuyumculukta Vergilendirme, Faturalandırma ve MASAK Yükümlülükleri” kitabı nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
Bu çalışma sektörümüz için büyük bir eksikliği gideriyor. İstanbul Ticaret Odası Kuyumculuk Komitesi olarak hazırladık ve kayıtlı kuyumcularımıza posta yoluyla göndermeye başladık. Yakında dijital versiyonunu da paylaşacağız. Artık meslektaşlarımız “Hangi miktarın üzerinde MASAK bildirimi yapmam gerekir?”, “Faturada hangi imzalar bulunmalı?”, “POS cihazı kullanımında nelere dikkat edilmeli?” gibi soruların yanıtlarını tek bir rehberde bulabilecekler. Cezaların çok yüksek olduğu bu dönemde, bu kitapçık sektörümüz için başucu kaynağı olacak. Esnafımız ve kamu kurumları aynı dili konuşacak, yanlış uygulamalar önemli ölçüde ortadan kalkacak.

Kısa süre önce KKDF ile ilgili bir güncelleme oldu. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
İstanbul Ticaret Odası’nda 81 komite var ve her meslek grubunun sorunlarını dinleme fırsatımız oluyor. Bugün ithalata dayalı tüm sektörlerde ciddi kısıtlamalar var. Özellikle yarı mamul ürünleri kullanan üreticiler, KKDF gibi ek maliyetlerle zor duruma düşebiliyor.

Bu değişikliğin sektör için olumlu ve olumsuz yanları neler?
Bir yandan, Türkiye’deki üreticilerin ucuz ithal mallarla rekabeti azalıyor; bu pozitif bir durum. Ancak bazı tasarım ve teknolojik altyapı gerektiren ürünlerde ithalat şart. KKDF yükü nedeniyle maliyetler artınca bu tarz yarı mamul ürünlere ihtiyacı olan üreticiler siparişleri tamamlamakta zorlanıyor.

İstanbul’un küresel kuyumculuk merkezi olarak rolü nasıl etkileniyor?
İstanbul’un üretim altyapısı güçlü; dünyada ilk üçteyiz ve her ürünü üretebilecek kapasitemiz var. Ancak, biz yıllardır Türkiye, işlenmiş altın ticaretinin merkezi olsun diye uğraşıyoruz. Bu da ithal ürünlerle tamamlanıyor. Dünyanın birçok yerinden gelen profesyonel müşteriler, İstanbul’a geldiklerinde aradıkları her ürünü görmek istiyor. Artan maliyetler, rekabet gücümüzü düşürüyor. Bu yüzden son yıllarda pazarlarımızı Dubai’ye ve diğer rakiplerimize kaptırdık.

Uluslararası fuarlara etkisi ne olur?
Bu kararlar fuar etkinliğini etkileyebilir. İstanbul Jewelry Show, global mücevher endüstrisinin önemli buluşma noktalarından biri. Yaklaşık 2 yıldır kota kıskacının içindeyiz ve ayakta kalmak için çırpınıyoruz. Artan maliyetler, hem yerel hem uluslararası satışları zorlaştırıyor.

Altın fiyatlarındaki oynaklık sektör için ne anlama geliyor?
İç piyasada satın alma gücü azalıyor. Müşteriler artık çoğunlukla gram altın ve çeyrek altın gibi ürünlere yöneliyor; katma değerli ürün satışları hızla düşüyor. Bu benzer durum dünya genelinde sektörün daralmasına yol açıyor ve fuar öncesi siparişlerde belirsizlik yaratıyor.

Gelecek için öngörüleriniz neler?
Biz, hiçbir zaman umutsuz olmadık. Sektör, geçmişteki dönemsel sıkıntıları aşmayı başardı. Aile olarak bu yıl 60. yılımızı kutlayacağız, sektör olarak buna benzer dönemlerden geçtik. 2026’nın ikinci yarısına kadar sıkıntıların devam edeceğini düşünüyorum. Bu dönemde maliyet yönetimine dikkat eden ve yeni tasarımlarla piyasada güçlü kalan firmalar sonrasında kayıplarını karşılayacaklardır. Türkiye ekonomisindeki toparlanma ve dünya genelindeki olumlu gelişmelerle eski günlerimize döneceğiz.